Yayınevi: Şecere Yayınları
İslami hareket, İslamcılık ve İslamlaşma gibi kavramlar özellikle geçtiğimiz asırda yoğun tartışmalara konu olmuş kavramlardır. Günümüzde ise tartışmalar özellikle İslamcılık kavramı üzerinden, "İslamcılık öldü mü?" sorusu etrafında sürdürülmektedir. Arap ayaklanmaları sonrasında İslami hareketlerin farklı şekillerde etkisiz hale getirilmesi, tüm İslam aleminde kendisini hissettiren sekülerleşme dalgası ve başka hadiseler tartışmanın ölüm-kalım sorunsalı ekseninde devam ettirilmesinde etkili olmuş gözükmektedir. Ancak hiç kimsenin tahmin etmediği bir vakitte, İslami hareketin ana akımına mensup bir direniş hareketi HAMAS tarafından gerçekleştirilen 7 Ekim Aksa Tufanı Operasyonu bu tartışmaların ne kadar suni olduğunu ortaya koymuştur. İslami hareketleri ölüme mahkum eden kahinlerin kehanetlerini boşa çıkarmasının yanı sıra bu operasyon, asıl meselenin İslami hareketlerin dünyaya ne vadettiği sorusu olduğunu göstermiş, küresel şer düzeni karşısında tüm vicdanlı insanları ayağa kaldırmıştır. Tüm bu hususlar İslami hareketin mahiyeti ve vadettikleri üzerine bir kez daha tefekkür etmemizi gerektirmektedir. İsa Özçelik'in kaleme aldığı ve geçtiğimiz günlerde yayınlanan "İslami Hareket: İlkeler ve Meseleler" kitabı bu tefekkür sürecinde bize yardımcı olacak eserler arasında yer almaktadır.
Kitap giriş ve üç bölümden oluşmaktadır. Giriş kısmında İslami hareket ve aynı bağlamda ele alınan diğer kavramlar incelenmektedir. Özellikle İslami hareketi son yüzyıllara hasreden ve İslamcılığı köksüz-türedi bir akıma indirgeyen bakış açısı tenkit edilmektedir. İslami hareketin kadim ıslah faaliyetlerinin devamı, hatta bizzat kendisi olduğunun altı çizilmekte ve bu açıdan köksüzlük ithamının yersiz olduğuna dikkat çekilmektedir. Ayrıca İslami hareketlerin nebevi metodu takip ederek bulundukları zaman ve mekandaki meşru uygulamaları vahyin potasında erittiği, bazı kavramları değişime uğratarak devam ettirdiği, kimi pratikleri de tamamen ilga ettiği belirtilmekte, böylece İslami hareketlere yönelik eklektizm ve edilgenlik eleştirilerinin de geçersiz olduğuna işaret edilmektedir. Yazar İslami hareketi ise şu şekilde tanımlamaktadır. "Meşruiyetini ve bütün ilkelerini İslam dininin ana kaynakları Vahy/Kur’an ve Nübüvvetten/Sünnetten alan, Allah’a kulluk ve yeryüzünde halife olarak yaratıldığı bilincinde olan, bu bilincin ona imar görevini ve hakikatin şahitliğini yapma sorumluluğunu yüklediğini kavrayan, bu hedeflere kardeşlik/ümmet ve cemaatsel/örgütlü birliktelikler ve şura eksenli sahih bir metotla ulaşılacağını idrak eden, bütüncül bir dünya tasavvuru, her daim yenilenen bir ıslah, ihya, tecdid ve inşa sürecinin adıdır."
Kitabın birinci bölümü İslami hareketin ilkelerini konu edinmektedir. Bu itibarla İslami hareketin yirmi ilkesi incelenmektedir. Bu ilkeler: "Kur’an ve Sünnet, Tevhid, Salih Amel – İbadet, Adalet, Bütüncül İslam Anlayışı, Ümmet – Kardeşlik, Şura - Fikri Liderlik, Cihad, Emri Bil Maruf Nehyi Anil Münker, İçtihat – İslamın Evrenselliği, Duruş Sahibi Olmak – İstikamet- Doğruluk, Hareketin Teşkilatlanma Modeli Cemaat, Davet ve Hareket Metodu, Ahlakilik - Başarı Anlayışı, Kevni Ayetler ve İmar Görevi, Şahitlikten Şehadete, Vasat Ümmet Olmak - En Zor Yol, İhlas – İhsan, İsar - Seküler Kapitalist Dünyaya Meydan Okuma, Takva - Toplumsal Dönüşümün Adı" şeklinde sıralanmaktadır. İlkeler ele alınırken genellikle kavramların luğavi temellerine işaret edilmekte, kavramsal çerçeve çizilirken bu ilkelerin İslami hareketi diğer oluşumlardan nasıl ve hangi noktalarda ayrıştırdığına dikkat çekilmektedir. Muhteva analizi, yapılan tahlilleri özetleyecek birer cümleyle sonlanmaktadır. Son kısımda ise ilkelerle ilgili ayet ve hadislere yer verilmektedir. Kimi ilkelerin işlenişi farklı okuma parçalarıyla daha da derinleştirilmektedir.
Kitabın "İlkelerden Kopmanın Sonuçları" başlıklı ikinci bölümü birinci bölümde işlenen ilkelerden kopuşun karşımıza ne gibi neticeler çıkardığını konu edinmektedir. Bu bağlamda bahsi geçen ilkelerin birlikte değerlendirilmesi ve derinlikli bir kavrayışa ulaşılmasının ardından uygulamaya konması gerektiğinin ve ancak bu şekilde anlamlı sonuçların ortaya çıkacağının altı çizilmektedir. Egemen güç odaklarının farklı yöntemlerle İslami hareketleri manipüle etme çabasına dikkat çeken yazar söz konusu ilkelerin İslami hareketin istikamet üzere kalmasının teminatı olduğunu belirtmektedir. Ardından ilkelerde gerçekleşen sapmalar ve bunların pratik karşılıkları irdelenmektedir. Birkaç ilke üzerinden örnek vermek gerekirse, yazara göre tevhitten sapma fıtrata aykırı akımları güçlendirecek ve tevhide aykırı çok sayıda ideolojik tavrın İslam'a nispet edilmesine yol açacaktır. En temel ilke olan tevhit hakkında sahih bir tasavvur geliştirilemediği taktirde çıkarlar ve baskılar sonucunda şirk düzenleri bile meşrulaştırılabilecektir. Bütüncül İslam ilkesinde meydana gelebilecek sapmalar sekülarizmin ve modernizmin boyunduruğu altına girmekle sonuçlanacaktır. Ümmet ilkesine gereken ehemmiyet atfedilmediği zaman ırkçılık ve kavmiyetçilik hastalıkları baş gösterecek, küresel şer düzeni Müslümanlar arasındaki farklılıkları kullanarak yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sömürmeye devam edecektir. İctihat geleneği ihya edilmediği sürece İslam'ın insanlığa vaatleri beklendiği şekilde sunulamayacaktır. Ahlakilik vasfını kuşanamayan oluşumlar dünyevi başarıları asıllaştıracak ve günün sonunda hem dünyevi hem de uhrevi hüsrana uğrayacaktır.
Kitabın "İslami Hareketin Meseleleri" başlıklı üçüncü ve son bölümü İslami hareketlerin günümüzde yüzleştiği problemleri irdelemektedir. Esasında bu bölüm kitabın ilk bölümünde ele alınan ilkeleri takip etme iddiasında olan Müslümanların ve İslami oluşumların zaaflarını ve bu ilkeleri uygulamaya çalışırken karşılaşılan sorunları incelemektedir. Günümüz hakkında söz söyleyebilmenin görece zorluğu bu bölümde yapılan tespitleri daha da önemli kılmaktadır. Bu itibarla İslami hareketin meseleleri "fikri-düşünsel meseleler, yapısal meseleler, ahlak meselesi, eğitim meselesi, aile ve gençlik meseleleri, iletişim meselesi, düşmanı tanıma meselesi, sosyo-ekonomik meseleler, gelecek meselesi, umut/suzluk meselesi" şeklinde on başlık altında ele alınmaktadır.
İslami hareketlerin insanlığa İslam'ın vadettiklerini sunması, hem ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kalmasını hem de insanlığın problemlerine bu ilkelerden hareketle çözüm üretmesini gerektirir. Bu bağlamda İslami hareketin ilkelerini ve meselelerini ele alan bu kitabın İslami hareketin mahiyetine ve günümüzde odaklanılması gereken meselelerine dair doğru bir tasavvura ulaşılması yolunda kıymetli ve istifade edilmesi gereken bir eser olduğu söylenebilir.
Tanıtan: Ömer Budak