Hindistan Vekalet Savaşıyla Pakistan’ı Tuzağına Çekiyor

Hindistan Vekalet Savaşıyla Pakistan’ı Tuzağına Çekiyor

Hindistan Pakistan’a saldırmak için yıllardan beri plan yaptığı bilinen bir gerçektir. Yeni Delhi idaresi arkasına emperyalist güçleri özellikle ABD, bebek katili işgalci İsrail’i ve bazı AB ülkelerini almasına güvenerek kirli ve pis bir oyuna tevessül etti. 22 nisanda Hindistan’ın işgali altındaki Keşmir’in Pahalgam kentinde bir terör eylemini bahane göstererek Pakistan’a resmen savaş ilan etti. Burada Nepal ve Hindistan’dan bölgeye getirilen turistlere yönelik bir saldırı yapıldı. Saldırıda 26 Hindu turist öldürüldü. Onlarca da yaralı var.

Söz konusu turistler bölgede Hindu tanrıları adına inşa edilen sahte tapınakları ziyaret ederek “hacı” olacaklarına inandırılan masum kişilerden oluşuyordu. Hindistan bölgeyi Hindulaştırmak ve bölgenin demografik yapısını değiştirmek için onlarca sahte tanrı adına sahte tarih ve hikayeler uydurarak tapınaklar yaptı. Halk, devletin desteğiyle ucuz yollarla bölgeye taşınıyor. Böylece Hinduların bölgeden ayrılmaması ve burayı kendilerinin bir toprağı görmesi için 2019 yılından beri bu şeytanca plan uygulanıyor.

 Pahalgam’da terör eyleminin yapılabilmesi için yüksek donanıma ve beceriye sahip olmak gerekir. Hindistan yıllardan beri bebek katili İsrail’den anti-terör konusunda eğitim alıyor. Ayrıca bölge turistik bir kent olduğundan dolayı kameralarla donatılmış. Giriş ve çıkışlar çok sıkı kontrol ediliyor. Böyle bir ortamda Pakistan’dan gelecek kişilerin kanlı bir eyleme imza atmaları akla mantığa uymuyor. Bunca silah ve mühimmatın bölgeye gelebilmesi için ciddi insan gücü ve nakliye gerektirir. Eylemi yapanların 3 kişi olduğunu bizzat Hindistan söylüyor. 3 Kişinin bu kadar silah, bomba ve mermiyi buraya sokabilmesi imkânsız. O zaman bu kişilere içeriden birileri yardım etti. Kısacası bu eylemi Pakistan değil Hindistan destekli olduğunun konuşulması gerekir.

Hindistan elinde hiçbir delil olmadığı halde saldırıyı Pakistan destekli Direniş Cephesi'nin yaptığını iddia ederek Pakistan’ı hedef gösterdi. Pakistan ise bu çirkin iftirayı reddetti ve olayın etraflıca araştırılmasını, hatta yabancı ülkelerinde bu araştırma komisyonunda bulunmasını teklif etti. Ancak Hindistan tüm çağrılara kulaklarını kapattı. İndus Nehri’nde Pakistan’a giden 3 su yolunu kesti. 1960’ta yapılan anlaşma gereği Hindistan’ın su yollarını kapatma hakkı yok. Pakistan idaresi de bu durumu savaş nedeni olarak gördüğünü, gerekirse barajları vuracaklarını ifade etti. Sınır kapıları ve hava sahaları kapatıldı. Bir anda bölge savaş alarmına geçti. Sınır boylarında küçük çatışmalar başladı. Pakistan Hindistan’a ait bir İHA’yı düşürdü.     

Emperyalistlerin kışkırtması ve Hindistan’ın yardımıyla Bangladeş’in Pakistan’dan ayrılması nedeniyle haksız yere çıkarılan iç savaş neticesinde Pakistan 1972 yılında Simla Anlaşması’nı imzalamak zorunda kalmıştı. Bu anlaşma Pakistan’ın egemenliğini ve hatta Keşmir üzerindeki haklarını kısıtlıyordu. Şimdi ise eli güçlü olan Pakistan bir dayatmayla imzaladığı Simla anlaşmasını buzdolabına kaldırdı.

Hindistan’ın Su Tahdidine Simla Anlaşmasıyla Cevap

Simla anlaşmasında Keşmir başta olmak üzere, iki ülke arasındaki sorunların barışçıl yollarla ve müzakerelerle çözülmesi taahhüt edildi. Ama Hindistan bu maddeye hiçbir zaman uymadı. Hep ilk saldıran veya baraj kapaklarını haber vermeden açarak Pakistan tarafını sular altına bırakmayı kendine huy edindi. Bu maddeden yola çıkan Yeni Delhi Cammu ve Keşmir’in kendilerinin olduğunu ve Pakistan’ın bu konuda müdahil olamayacağını iddia ediyordu. Şimdi artık böyle bir anlaşma ortada yok. Pakistan 1972 yılındaki konumuna dönmüş oldu.

Bölgede özgürlük mücadelesi veren Cammu ve Keşmirli örgütler 78 yıldan beri sivil halka asla saldırı gerçekleştirmedi. Onlar ülkelerini işgal eden Hindistan güvenlik birimlerini hedef aldı. Şimdi ne oldu da bu örgütler birden turistlere saldırdı? Söz konusu kişiler bölgeye yerleşimci olarak değil birkaç günlüğüne turist olarak gelen sivillerdir. Keşmirli, normal bir özgürlük savaşçısı böyle kanlı ve anlamsız bir eyleme asla imza atmaz. Bölgeden konuştuğum yerel insanlar ve siyasiler de bu eylemin kendi vatandaşları tarafından işlenmediğini ifade ediyor.

Böylesi bir eylemden nemalanacak olanlar bu kanlı ve insanlık dışı katliamı yaptı veya yaptırdı. Şunu hemen ifade etmeliyim ki bu savaş iki ülke arasında kalmaz. Küresel bir savaşa dönüşür. Göç ve nükleer silahların kullanılmasıyla bölgenin ve dünyanın radyasyon tehlikesiyle baş başa kalacağını unutmamak gerekir. Taraflardan birinin düğmeye başlamasıyla başlayacak nükleer savaş nedeniyle ayni tehlike Rusya Ukrayna hattında, İsrail’in bölge ülkelerine hafif ölçekli nükleer silahların kullanılmasının kapısı aralar. Bu da dünya için felaket olur.

 İlk önce bu işten iktidardaki Narendra Modi kazançlı çıkacak. Bihar’da yaklaşan seçimleri kazanmak için bir savaşa ve İslam karşıtı büyük bir eyleme ihtiyacı var. Nitekim bunu doğrulayan söylemleri olayın üzerinden 3 gün geçtikten sonra seçim mahali olan Bihar eyaletindeki partisi BJP’nin mitinginde konuşan Modi, Hinduların hamisi ve koruyucusu olduğunu, Müslümanların Keşmir’de Hindu hacıları öldürdüklerini iddia ederek tüm Hinduların kendisine oy vermeleri gerektiğini söyleyerek oy toplama cambazlığına imza attı.    

ABD, Çin’i çevrelemek için Pakistan’la Hindistan’ın savaşmasından son derece memnun olur. Çılgın Trump ve ABD adına vekalet savaşı yürütebilecek Modi’nin düşüncesizce ülkesini savaşa sokabileceğini bildiğinden ona yeşil ışık yakmıştır. Modi İslam ve Müslüman düşmanlığı yaparak şimdiye kadar girdiği seçimlerin hepsini kazandı. Şimdiki bölgesel seçimi de kazanmak için her şeyi yapacak. Modi, uyduruk bir terör saldırısı bahanesiyle kısa süreliğine Pakistan’a saldırması ona oy olarak döneceğini biliyor.

Emperyalistler Atom Bombasına Çökmek İstiyor

Bebek katili ve soykırımcı İsrail ise öteden beri Pakistan’a karşı Hindistan’ı destekliyor. Böyle bir savaşta nükleer füzelerin kullanılmasına sebebiyet verebilecek bir çatışmadan çok memnun olacak. Böylece Pakistan’ın elindeki atom bombasının ve nükleer başlıklı füzelerin güvende olmadığını öne sürerek emperyalist ülkelerin öteden beri dillendirdiği söz konusu atom bombasının bir konsorsiyum tarafından yönetilmesi konuşulacak. Pakistan böyle aptalca bir teklifi asla kabul etmez. Ancak emperyalistler Pakistan’ın atom bombasına çökmek için şeytanca bir planın peşinde olduklarını bilmek gerekir. İsrail böylece İslam ülkesi Pakistan’ı ekonomik ve askeri olarak çökertmek hem de elindeki atom bombasını bertaraf etmek için kazançlı çıkacak taraftır.   

 

Eline hiçbir fayda geçmeyecek Pakistan neden böyle bir çirkef oyunun figüranı olsun? Tarafsız gözle bakacak herkes bu işte Pakistan’ın parmağının olmadığını rahatlıkla görür. Ancak ortada pis emeller ve çıkarlar var. Fransa bu kavgadan istifade ederek daha önce görüşmesi başlayan Rafale savaş uçaklarının sevkiyatını başlatarak zayıf olan ekonomisini düzeltmeye ve kendi iç kamuoyunda çapsızlığını örtmeye çalışıyor.    

Rusya da silah satışı için ne zaman kapısının çalınacağını bekliyor. Öteden beri araları iyi olan Hindistan’ın elinden kayıp ABD’nin safına tamamen geçmesini istemez. Siyasi ve askeri alanda Hindistan’ın yanında yer alacağı kesin gözüyle bakılıyor. Suriye hezimetinden sonra Hindistan’ı kaybetmek istemeyen Moskova, Hindistan’ın bunca haksız ve pervasız açıklamalarına karşın doğruyu söyleyemedi. Fransa, İsrail ve ABD şer ekseninde yer almayı seçti.

Kısa vadeli de olsa bölgede çıkacak savaşı asla tasvip etmeyen ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Hele nükleer füzelerin ve silahların kullanılmasına asla razı olmaz. Böylesi kanlı bir savaşta her iki taraftan misyonlarca insan hayatını kaybeder. 30-40 milyon mülteci yollara çıkacak. Bu mültecilerden bazısı İran’ın yol vermesiyle ülkemize kadar ulaşacağı muhakkaktır. Her şeyden önce Pakistan bizim kardeş ve dostumuzdur. Ankara’nın sınır güvenliğinin İslamabad’ın kabul ettiği sınırlar olduğunun bilinmesi gerekir. Asla ama asla Pakistan’ın emperyalist devletler tarafından yok edilme, parçalanma veya zayıflatılmasına müsaade edilemez. Hele atom bombasının emperyalistlerin istediği şekilde konsorsiyum tarafından kontrol altına alınmasına müsaade etmez.

Böyle bir ortamda vekalet savaşı yürüten Hindistan’la olan ticari ve siyasi ilişkilerimiz zarar göreceğinden dolayı işin esas sahibi ABD ile de diplomasi alanında yoğun bir çatışmasının ortasında kendimizi bulacağız. Bu olumsuz şartların oluşmaması için Türkiye olacakları şimdiden görerek böyle aptalca ve vekalet savaşının yaşanacağı bir kıvılcımın çıkmaması için yoğun diploması görüşmelerini hızlandırdı.   

Hindular Müslümanlara Saldırmaya Başladı

Geçmişte iki ülke arasında Keşmir işgali nedeniyle 4 büyük savaş ve onlarca küçük çatışma yaşandı. Ancak bu kez farklı. Hindistan’ın başındaki Modi, ABD’deki çılgın ve öngörülemeyen Trump ile işgalci İsrail’in başındaki insanlık düşmanı Netanyahu olduğu için savaş riski var. Her birinin böylesi kanlı bir savaştan çıkarı ve menfaati olan Hindistan gerekçe olarak Pakistan’ı terör eyleminin azmettiricisi olarak lanse etmesiyle emperyalistlerin bu yalanı doğru olarak görmesi işin seyrini değiştiriyor. Hindistan ilk saldıran taraf olmak istemiyor. Pakistan’ın kendisine saldırdığını göstermek için planlar yapıyor. Bundan dolayı Pakistan’ın içerisine odaklanan FETÖ ve emperyalistlerin satın alabileceği birkaç kripto ajanın Pakistan ordusunun emri dışında karşı tarafa füze atılmasından korkuluyor.

Böyle bir saldırıyı gerekçe gösterecek olan faşist Modi hükümeti Pakistan’a kısa süreliğine ama çok etkili saldırılarla ülkenin ekonomisini batırmak ve askeri kabiliyetinin zayıflatılmasını istiyor. Modi seçimi kazanmak için böyle kirli bir saldırıya ihtiyacı var. Ayrıca cahil ve İslam düşmanı Hindutva terör yanlıları Pakistan’a saldırı yapılması için yoğun baskı yapıyor. Pakistan de böyle bir küstahlığa mutlaka cevap verecektir. İşte bundan sonra olayların nereye evrileceğini şimdiden kimse kestiremez. Böyle ortamlarda Türkiye gibi hakkaniyetli ve dünya barışını düşünen devletlere ihtiyaç vardır.

Sahte bayrak operasyonuyla Pakistan’ı tuzağa düşürmek isteyen Modi, eğer savaşı başlatacaksa kendi ülkesini de büyük bir girdabın içerisine atacağını hesap etmeli. Assam, Bihar ve Pencap gibi 8 eyalette ayrılıkçı grupların ayaklanıp özerklik ve özgürlük talepleri nedeniyle bu eyaletlerde savaşmak zorunda kalacağını unutmamalı. Pakistan idaresi siyasi ve ekonomik zarar görebilir ancak Hindistan çok daha büyük bir bedel ödemek zorunda kalabilir.

Devlet destekli Hindutva teröristleri söz konusu gerilimi fırsat bilerek Hindistan’daki Müslümanlara karşı katliam ve yağma eylemlerine başladı. Özellikle Haryana ve Gujarat’taki Müslümanlara ait 2 bin üzerinde ev yıkıldı. 10’un üzerinde masun hunharca katledildi. Kendini koruyan Müslümanlardan yaklaşık 7 bin kişi gözaltına alındı. Keşmir'de ise binlerce sivil evlerinden alınarak askeri kamplara götürüldü. Modi kuklalığını göstererek bölgeyi yeniden savaş ortamına çevirmesinin bedelini ağır yenilgiyle ödeyecek.

Yorum Yapın